HELSINGOR VE HELSINBORG

HELSINGOR

 4-21 Temmuz 2023 tarihleri arasında evlatlarımızla birlikteydik. Yapılacakları ve gidilecek yerleri biz gitmeden   planlamışlar.  Hatta  biletlerini  bile  almışlar. Bunlardan  biri de  Helsingor  ve  Helsinborg günübirlik turuydu. İstenirse bir güne çok şey sığdırılabiliyor.

15 Temmuz sabahı Frederik, Michael’in arabasıyla evin önüne geldiğinde biz hazırdık. Kahvaltımızı Ege’nin hazırladığı sandviçlerle arabada yaptık. Helsingor, Kopenhag’a 40 km uzaklıkta. Zealand adasının kuzey-doğusunda, Baltık denizi kıyısında küçük güzel bir şehir.

Şehrin tamamını gezemedik. Asıl hedefimizdeki yer, Kronborg kalesiydi. Kaleye giderken deniz müzesi ve kültür yard’ın önünden geçtik. Bir daha gidecek olursak deniz müzesini gezmeyi isterim. Yukarıdan bakıldığında, kanal içinde giden bir tekne görüntüsü var. Tasarımı, Danimarka’nın ünlü mimarı Bjarke Ingels’e ait. Yakınlarında  açlığınızı gidermek  için dünya mutfaklarını tadabileceğiniz bir Street  food mekanı da var. Meraklılarına duyurulur... Bu arada Kronborg kalesine giriş,  kişi  başı 145 Danimarka Kronu.





Kral II. Frederik, kendisini İskandinavya’nın en güçlü kralı olarak kanıtlamak ve Oresund boğazından geçen gemilerden vergi alabilmek için bu etkileyici kaleyi inşa ettirmiş. 1420-1857 yılları arasında 400  yıl boyunca Kuzey Avrupa  tarihinde  rol oynamış  bir rönesans  kalesi. Kuleleri, sütunları, taş  ve bakır çatılarıyla oldukça  görkemli. II. Frederik, çevresini sanatçılar ve  bilim  adamlarıyla doldurmuş.

Kronborg’de büyük partiler düzenlemiş. Şimdi de düğün partileri düzenleniyor. 1572’de  kraliçe Sophie ile evlenmiş. Evlilikleri Avrupa’nın en  mutlu kraliyet  evliliklerinden biri olarak biliniyor.

Kronborg kalesi aynı zamanda Shakespeare’in trajedisindeki prens Hamlet’in evi olarak da dünyaca ünlü. Bu büyülü yerin 2000 yılında UNESCO’nun dünya mirası listesine eklenmesine şaşmamalı. Willam Shakespeare en ünlü romanı Danimarka prensi Hamlet’i 1500’lerin sonlarında  yazmış. Oyun Kronborg kalesinde geçiyor. Shakespeare’in II. Frederik’in tüm Avrupa’da bilinen etkileyici partilerinden ilham aldığı iddia ediliyor. Bayrak tabyası, kraliçe odası ve şapelde Hamlet’in ayak izinden yürümek mümkün.



Şapel, renkli rönesans iç mekanına sahip ve oyma işçilikleri çok güzel. 1582’de kutsanmış. 1629’daki büyük yangından sağ salim kurtulmuş.


Kronborg’un bodrumunda savaş zamanlarında asker lojmanı olarak hizmet veren kasvetli kazamatları (mazgallı siper) görmek mümkün. Bu karanlık ve nemli odalar, altı haftalık bir kuşatmaya yetecek kadar malzemeyle birlikte 350 kadar adamı barındırabilirmiş. Burası aynı zamanda Danimarka’nın efsanevi kahramanı Holger’i karanlıkta derin uykusunda bulacağınız yer.



Holger Danske, kimmiş derseniz; Charlemagne’ın ordusunda paralı askermiş. Efsaneye göre girdiği hiçbir savaşı kaybetmemiş. Ülkesinin özlemine bir gün dayanamamış. Güney Fransa’dan Danimarka’ya kadar yürümüş. Kronborg kalesine geldiğinde oturduğu yerde uyuya kalmış. Bu dev vikingin taştan heykeli burada karşımıza çıkıyor. Danimarka tehdit edilecek olursa uyanıp kılıcıyla ülkesini koruyacağına inanılıyormuş. Uyuyan savaşçı, 1846 tarihli bir masalda Hans Christian Andersen tarafından Kronborg’a yerleştirilmiş. Kalenin altındaki heykel, 1907 H.P. Pedersen-Dan’ın orijinal heykeli.

HELSINBORG

Şimdi hedefimiz boğazın İsveç kıyısındaki Helsinborg. Kronborg kalesinden saat 12:30 feribotuna yetişmek için ayrıldık. Helsingor ve Helsinborg arası FORSEA firmasının feribotları çalışıyor. Yanlış hatırlamıyorsam 600 Danimarka Kronuna karşıya geçebiliyorsunuz. İki şehrin arası 2,5 deniz mili, yaklaşık 4 km. 20 dakikada İsveç’e geçmiş oluyorsunuz. Feribotta duty free bile var. Helsinborg’a giderken deniz kokusunu çeke çeke gidelim. İsveç kıyılarını fotoğraflayalım diye feribotun açık alanında gitmiştik. Bu sebeple alışveriş yapamamıştık. Aslında Helsingor'den bile Helsinborg’u görmek mümkün. Dönüşte duty free’nin alkollü içki reyonu önünde uzun bir kuyruk vardı. Sebebini sonradan öğrendik. Elemanlar girip çıksa da bilgi vermediler. İsveç'te öğleden sonra içki satışı yasak  olduğu için İsveç karasularından çıkmış olmamız gerekiyormuş. Havaalanlarından çok daha ucuza istediklerinizi alabilmeniz mümkün. 

Helsinborg’a inip arabayı park ettikten sonra  Radhuset belediye binasının önünden geçtik. Burası gotik bir yapı. Kırmızı tuğla duvarları ve yeşil çatısı ile oldukça etkili. 






Tüm önemli turistik mekanlara liman ve Karnan’a (merdivenlere) çok yakın. Şansımıza Dünya Mutfakları Festivali varmış. Rengarenk insanların ve mis gibi yemek kokularının arasından büyük pazar meydanı Stortorget’i yüksek parka bağlayan anıtsal merdivenleri (terasstrapporna) kullanarak Slottshagen şehir parkına çıktık. Şehrin panoramik görüntüsü eşsiz. Parkın içinde bulunan Karnan, Helsinborg’un sembolü. 35 metre yüksekliğinde eski bir kale kulesi.








Bir şehri tanımanın en kolay ve en güzel yolu tabana kuvvet yürüyerek gezmektir. Biz de onu yaptık. Helsinborg’da tıpkı bizde olduğu gibi çeşitli ülkelerden gelen mülteci kaynıyordu. Paralarının değeri Danimarka’nın para değerinden neredeyse yarı yarıya düşük. Ama bize her yer pahalı artık. Helsinborg’un eski sokaklarında dolaştık. Ama bu kısacık turumuzda bana Helsingor mü? Helsinborg mu diye sorarsanız. Helsingor derim. Çünkü Helsinborg büyük şehir görünümünde.




Hepsini Ayhan yedi. 😄





Günün en güzel, en dingin, en lezzetli sürprizi çocuklarımızın akşam yemeği için deniz kıyısında Sillen & Makrillen'de (info@sillenmakrillen.se) yaptığı rezervasyon oldu. Bu sefer hiç yapmadığımı yapıp, lezzet  fırtınasını   yazacağım.  Akşam  yemeği  tam  bir  deniz  ürünleri  şöleni  oldu. Başlangıçlardan  sadece birini tarif edip, asıl  yemekleri  isimleriyle  geçeceğim. Porçini  mantarlı krema, domates  salata  sosu, brokoli, arpacık ve çıtır soğan, ot salatası eşliğinde rendelenmiş trüflü ve  pecorinolu dana  fileto tartar, Diğerleri  de  istakoz, yengeç, karides, istiridye, soslu somon ve yosun  salatası, beyaz  şarap  eşliğinde lezzetin küpleri olarak masamıza geldi.  

Yine ağzım sulandı. Binlerce kez teşekkürler yavrularım. Sizler de gidecek olursanız, restoranın resmini aşağıya bırakıyorum. Şimdilik bununla kalsın... 







4 yorum:

Adsız dedi ki...

Ellerine sağlık Güzinimm, o günü beynimde tekrar yaşattın, çok güzeldi gezdiğimiz her yer, finaldeki deniz ürünlerini hatırlayınca benim de ağzımın suyu aktı.

Adsız dedi ki...

Senin anlatımınla, yeniden gezdim. Ne güzel, ne medeni, ne imrenilesi ülkeler. Ne mutlu ki çocuklarımız bundan pay alıyorlar. Nice gezilerin, nice yazıların olsun. Feryal

Adsız dedi ki...

Seninle yeniden gezdim. Ne güzel, ne medeni ne imrenilesi ülkeler. Ne mutlu ki çocuklarımız da bundan pay alıyorlar. Nice gezilerin, nice yazıların olsun. Feryal

Adsız dedi ki...

Guzincigim güzel anlatimin,tasvirlern ve böyle bir.blog hazırlama düşüncen için teşekkür ediyorum. Verdiğin bilgiler gerçekten güzel ve değerli. Çok kişi seyahatlerinde bakar -,geçer,dönüşte anlatacağı birşey bulamaz. Senin gibi bilinçli gezi yapanlar nadirdir . Bunun için de kutluyorum. Gördüklerini herkezle paylaşmam çok güzel. Terkrar teşekkür eder Ayhan'i ve seni sevgiyle kucaklarimm.