RODOS





Rodos'a yaklaşırken

Rodos, on iki adaların en büyüğü. Katamaran limana yaklaşırken uzaktan görülen bir beton yığını, modern ve büyük bir şehir. Yaklaştıkça gördüğümüz ise bir film platosu gibi sanki. Limandaki 4km uzunluğundaki surlar, bir ortaçağ kenti havasını hakim kılıyor. Dünyanın 7 harikasından biri olan Rodos heykeli de Mandraki limanındaymış. Şimdi heykelin ayaklarının bulunduğu sütunlar üzerinde iki tane geyik heykeli var. Tunçtan yapılan bu heykel tam 32 metreymiş. Bacaklarının arasından gemiler geçebilirmiş. Heykelin elindeki meşaleyi yakmak için heykelin içinden çıkılan bir merdiven varmış. Güneş tanrısı Helios’u anlatan bu heykel Lindoslu khares tarafından yapılmış. Heykel depremde yıkılmış ve yıkıldığı yerde uzun süre kalmış. Sonra Suriyeli bir yahudiye satılmış. Ama sonraki akibeti hakkında bir bilgi yok. 


Hediyelik rodos heykeli




Limanda göze çarpan ve halen ayakta duran –muhtemelen restorasyon görmüştür- yel değirmenleri de göze çok hoş görünüyor. Liman, nerdeyse her millete ait teknelerle dolu. Şehir temiz ve Avrupalı bir kent görünümünde. 


Osmanlı imparatorluğu, St. Jean şövalyelerini/Rodos şövalyelerini (Tapınak şövalyeleri tarikatı olarak da bilinen)  Malta adasına sürdükten sonra isimleri de Malta şövalyeleri olarak anılmaya başlanmış. Ada Osmanlı egemenliğinde kaldığı için çok sayıda bize ait yapılar var. Kanuni Sultan Süleyman camisi, İbrahim Paşa camisi, Fethi Paşa Rüştiyesi, Bir kütüphane, saat kulesi vb. gibi.



II. gün öğle saatlerinde akropolisi, daha sonra kale içindeki old town’u görmeye gittik. UNESCO dünya mirası listesinde. Dolaşırken kendinizi ortaçağı yaşar gibi hissetmeniz mümkün. Yumurta taşlarla döşenmiş Arnavut kaldırımlarında yürümek, düz pabuçlarla yürüdüğümüz için masaj etkisi yapıyor. Şövalyeler sokağı görülmesi gereken yerlerden biri. Sokaktaki binalar konsolosluk binaları olmuş. 






Uzun çarşı olarak da bilinen sokrat sokağı hediyelik eşyaların bulunabileceği bir sokak.  Sokağın bitiminde bir  meydan ve meydanda bir şadırvan var. Hipokrat meydanı da deniliyor. Öğlen yemeğinde, kale içinde, Venüs restaurantta, gyros pitta (bizim dürümümüz) ve musakka yedik. Old town’ın dışında ucuz, temiz ve otantik leziz yemekler yiyebileceğiniz bir öneri de benden www.restaurantnapoleon.com









III. Gün Uzun kumsalı olan Faliraki plajı. Mevsim nedeniyle de oldukça kalabalık. Şezlonglar paralı. Buradan Lindos’a da gitmek istedik ama otobüsün uzun süre gelmemesi ve havanın çok çok sıcak olması nedeniyle Falirakide kalınan bir gün… Tercih edilecek bir yer değil. Keşke günümüzü Lindos'da geçirseydik demişliğimiz vardır. Neyse bilginiz olsun. Şehir merkezinden kalkan otobüslerle 2.20 Euro’ya Faliraki plajına gidiliyor.



Hiç yorum yok: