TUZ GÖLÜ

            Şehirden küçük kaçışlar her zaman iyidir. Vitamin haplarının yerini tutacak ya da dopamin seviyenizi artıracak  kendiniz için yaptığınız en güzel hareketlerdir.

            Bu nedenle biz de 21 Ağustos tarihinde, bayramın ilk günü biraz arınmak, kötü enerjiyi topraklamak amacıyla derlenip toparlanıp yola düştük. Bu seferki hedefimiz, zaman zaman yanı başından geçip gittiğimiz, hep merak edip dokunma duygumuzun ağır bastığı Tuz gölü idi. 

           Ankara’dan yaklaşık 100 km uzaklıkta Şereflikoçhisar’a 9 km mesafede. Uzaktan baktığınızda bembeyaz bir örtü gibi uzanıyor. Göl kıyısına indiğimiz zaman ayakkabılarımızı çıkarıyoruz. Önce tuzla temas edince derimizin yanacağını düşünerek biraz korkarak basıyoruz. Ama tuzun yakması değil de esas tuz kristallerinin batması canımızı acıtıyor. Ama bir süre sonra daha rahat yürümeye başlıyoruz. Tuz üst katmanının rengi pembeye çalıyor, alt katmanı da siyah renkte. Heyecanla ayaklarımızı tuzla iyice ovuyoruz. Korkulan olmuyor, yanmıyor. Ama TÜBİTAK Uzay'da Rasat ve Göktürk 2 projesinde çalışan arkadaşlarımın, kamp kurup günlerce tuz gölünde yaptıkları test çalışmaları sırasında tuz ve güneşin nasıl yaktığını da biliyorum. Göle inildiği zaman uçsuz bucaksız bembeyaz  bir alan, tuz elbet bitecek, suya kavuşacağım düşüncesini uyandırıyor. Ama ortalama derinliğin 1,5 m civarında olduğu gölde ancak 40 cm'lik derinliği olan alanda yürümek mümkün oluyor. Yürüyüş sonrasında tuzlu ayakları, elleri yıkamak şart. Yürüyüşe başlanılan noktanın hemen solunda erkek/kadın ayrımı yapılmış lavabolar var. Burada tuzlardan arınmak mümkün. Ayrıca hediyelik eşya satılan bir bölüm de var. İlginizi çekebilir. Ama aynı ürünleri şehirde aktarlarda da bulabilirsiniz.

       Konya kapalı havzasında olan göl, vakti zamanında bir iç denizmiş. Tektonik hareketlerden dolayı kaybolmuş. Tuz gölü, iç denizin en son parçası. Su kaynaklarının önü kapandığından gölün havzası giderek küçülüyor. Flamingoların uğrak yeri. Flamingolardan başka gölün güney kıyısındaki adacıklarda Kılıçgaga, Kerkenez, Cılıbıt kuşları da yaşıyor. Gölde artemia denilen canlılardan başka canlı yok. Gölün renginin pembeye çalmasının nedeni olan alglerle besleniyorlar.

            Tuzlanma Temmuz başında başlıyor. 4 ay boyunca tuz elde ediliyor. Göl, Kasım ayında tekrar sulanmaya başlıyor.  Tekel tarafından Kaldırım (en eskisi, 1630’da IV. Murat tarafından yapılmış. Borçlar yüzünden galata bankerlerine devredilmiş.), Yavşan ve Kayacık tuzlalarında üretim yapılırken, bu tuzlaların şimdi hepsi özel şirketlere devredilmiş.

            Tuz gölleri, yeryüzünün aynaları gibi. Ufuk çizgisini ayırt etmek bile çok zor. Güneşin tüm renklerini en güzel yansıtan yerler.

            Çektiğimiz fotoğraflarda da göreceğiniz gibi sanki uzay boşluğunda bir tek siz varmışsınız gibi.
           
            İyi seyirler.



















Hiç yorum yok: